3 Ekim 2011 Pazartesi

Dinlemek gerek..

Dinlemek gerek.. can kulağıyla. Evreni dinlemek gerek, bir çok konuda anneyi dinlemek gerek, kendini dinlemek gerek ve tebiki vücudunu dinlemek gerek. Diğerleri için de söylenecek çok şey var ama konu itibariyle beni ilgilendiren vücudumu dinlemek. Mide rahatsızlığımdan bahsetmiştim, mecburen bir süredir dinliyorum kendilerini. Doyduğumu hissettiğimde duruyorum ki durmak nedir bilmem pek, önemli bir gelişme. Kalıcı olmasını istiyorum bozulur diye korkuyorum. Gerçekten canımın çekmediği hiçbirşeyi yemiyorum. Tadını çok beğenmediğim yemeklerden boşuna kalori almamayı seçiyorum. Midemdeki tıkanma hissini seviyorum. Aynaya merakla bakıyorum zayıflamış mıyım diye.
İtiraf ediyorum çikolata yedim bugün ama onu yerken bile durabildim. Kararında yemeği öğrenmek mümkün mü acaba? Alışkanlıklarım değişebilir mi? Aslında insan denen ve yemeği zevk için de yiyen bizler her duruma alışabilecek kapasitediyiz.
Bu konuda bir takıntım var aslında, içten içe beni korkutan. Hatta hevesimi kırıp cesaretimi kaybettiren. Bir kaç sene önce çok ünlü ve TVde program yapan bir doktara gitmiştim. Henüz 30 olmuştum sanırım. Bir iki senen var demişti bana. Vücudumun toparlanması için zayıfladıktan sonra bir kaç sene.. Gülmüştüm o zaman ama şimdi korkuyorum bir iki sene sınırı geçti mi? Zayıfladığımda kaybettiklerimi kazanamaz mıyım? Çok mu geç kaldım?
Bazen gazetelerde 40 yaşını geçmiş ve çok çok fazla kilo vermiş kadınlarla ilgili haberler çıkıyor. Neden olmasın aslında her zaman yeni bir yol çizmek mümkündür hayatta. Birçok durumda yeni alışkanlıklar edinilebilir, öğrenilebilir. Yapabilen bir sürü insan var. Benim için de, neden olmasın?

Hiç yorum yok: