12 Mayıs 2012 Cumartesi

Toksik olan dozdur


Yaz yaklaşıyor ve inanılmaz bir diyet, spor, zayıflama, güzellik bilgi bombardımanı yaşıyoruz. Kendime dikkat etmediğim ve kendimi yemeğe verdiğim günlerde en tahammül edemediğim, böyle programları seyretmek olurdu ve tabi arkadaşlarımla, annemle, teyzelerimle diyet muhhabbeti yapmak çok zor gelirdi.. Maazallah konuşurken yapmam gerekenleri görmekten kaçamam, yemek yeme zevkim engellenir, bir de üzerine diyet yapar zayıflarım diye bu konuşmalardan hep kaçardım :))
Gerçekte ise konu hakkında oldukça bilgiliyim, yıllardır denediğim diyetler, doktorlar, spor üyelikleri sayesinde aslında paylaşacağım çok şey var. Hatta oldukça komik bir teklif geldi iş arkadaşlarımdan, çok da ısrarcılar. Yeni anne olan arkadaşlarım öğlen iş yerinde karın hareketleri yapmak istiyorlar ve hoca olarak da beni yani başı kiloları ile belada ve yaklaşık130 kilo olan beni seçtiler :)))
Bu durumda onlar mı çok umutsuz durumda bilemiyorum. Şaka bir yana aslında gerçekten de çok bilgi biriktirdim konu ile ilgili, çalıştırmak istedikleri bölgeleri sorduklarında aklıma hemen bir spor hareketi geliyor. Mesleğimin yanında yeni bir uzmanlık geliştirmiş durumdayım.

Diyet yapmadığım zamanlarda kaçtığım herşeyle aşırı ilgileniyorum bu aralar. Diyet programları çıkınca kanal değiştirmiyorum, haberleri dinliyorum, yazılanları okuyorum. Aslında bu durum biraz da amacımı unutmamak ve kendimi motive etmek için.. Çok da keyif alıyorum, yeni şeyler öğrendiğim gibi hala aynı saçmalıkların yapıldığını ve tavsiye edildiğini görüyorum.
Siz siz olun diyetle ilgili çok şey seyretseniz ve öğrenseniz de her duyduğunuz denemeyin. Popüler diyetlerden uzak durun, ünlü doktorlara benim gibi çok paralar harcamayın, kilolarınızdan çok hızlı ve kolay kurtulacağınızı düşünerek hareket etmeyin, çok klişe ama gerçekten verdiğiniz kilonun en az iki katı geri alınıyor örnek ben, en son 30 kilo kadar verip 55 kilo civarı aldım. Hoop başa döndük hatta başlangıç çizgisinden de geriye düştüm. Bunlar düşünülmesi eğlenceli konular değil aslında. Yazarken, yüzleşiyorum ve içim içimi yiyiyor. Ama napalım that's life! Her yapılan işin, alınan kararın bir sonucu var. Keşkelere çok takılırsanız geçmişte çok yaşarsınız, sürekli bugüne getirmeliyiz kendimizi. Bugünün amaçları ve yapılabilecekler listesine sahip olmak geçmişteki hataların ve olayların çetelesini tutmaktan her zaman iyidir. Sürekli aynı kısır döngüyü yaşamak mı yoksa hayatımızda yeni güzelliklere yer açmak mı?

Konunun başlığına gelince, son okuduğum diyetisyen  röportajından. Paracelsus diye bir şahsiyet söylemiş. "Toksik olan dozdur" Kesinlikle bu işin özeti diyebilirim. Bunca senelik diyet kariyerimde geldiğim nokta budur, her şeyden doğru miktarlarda yemek yemeği alışkanlık haline getirmek. Vücudumuz için gereken tüm besinleri almak hem sağlıklı, hem mutluluk verici olacaktır. Bunu yaşam prensibine dönüştürmeyi başardığımda, hayatım zayıflamak, yemek merkezli olmayacak. Sürekli diyette olma psikolojisinden kurtulup, kilomu da koruyabileceğimi umuyorum. Bu uzun süre denemediğim bir yöntem, umutluyum :))

Hiç yorum yok: